top of page

NASILSA BENİMLE İLGİLİ BİR HABER VARDIR GAZETELERDE  / Öykü

  • Yazarın fotoğrafı: Düş ve Mitos
    Düş ve Mitos
  • 2 gün önce
  • 4 dakikada okunur



NASILSA BENİMLE İLGİLİ BİR HABER VARDIR GAZETELERDE

 

Hasan Çelikkol

 

Öykü

 

Pencereden sisli havaya bakarken telefonu çaldı.

Arayan Kemal’di.

“Ankara’ya geliyorum, müsait olursan buluşalım.”

Çok sevinmişti. “Harika” dedi, “Eskilerden konuşur biraz kafa dağıtırız.”

“Bak demedi deme, en az iki biranı içerim.”

“Bira mı? Oğlum bira da neyin nesi? Bira içki mi?” Şöyle doğru dürüst bir meyhaneye gidelim. Bin yılın birinde geliyorsun, güzel bir yere gidelim bari.”

“Param çok diyorsun yani. Olur, bana uyar.”

“Hah şöyle yola gel. Bizim de şanımız şöhretimiz var oğlum. Akşam saat 8.de buluşalım o zaman.”

“Nereye geleyim?”

“Şimdi sen bilmezsin buraları. Kaybolur gidersin. Konum atarım sana. Gecikme ama.”

“Tamam, tamam gecikmem.”

Kemal’i severdi. Beraber çalıştıkları günler gözlerinin önünden gelip geçti. “Yoğun ama çok da güzel günlerdi” dedi kendi kendine. Onca zaman karşılıklı masalarda çalışmışlardı. Hiç tartışmamışlar, birbirlerine iğneleyici söz bile söylememişlerdi. Zor günleri olmamış mıydı? Olmuştu elbet ama bu zorlukları gülerek işlerini aksatmadan yürütmüşlerdi. Sonra Kemal başka bir şirkete geçince yolları ayrılmıştı. “Ankara’ya geliyorum. Müsait olursan buluşalım” deyince çok sevinmişti.

Sekreterinden akşam sekiz için Salaş Meyhane’de iki kişilik yer ayırtmasını rica etti.

 

X

 

Saat yedi gibi ofisten ayrıldı. Bu saatte Salaş Meyhane’ye arabayla gitmek zulüm olur diye düşündü. Taksi ile gitmeye karar verdi.

Saat tam olarak 7,20 idi.

Caddeden geçen ilk taksiyi el ederek durdurdu.

“Çankaya lütfen” dedi. “Salaş Meyhaneyi biliyor musunuz?”

“Bilmez olur muyum beyim, bilirim tabi.”

17 dakikada meyhanenin önündeydi.

Burasını seviyordu. Gözlerden uzak, tenha, güzel bir mekândı. Canının çok sıkıldığı günler buraya gelir, sessizlik içerisinde akşamı yavaş yavaş rakıyla yudumlardı. Zaten gelenlerin çoğu da buranın müdavimleriydi. Samimi bir atmosferde yiyip içilir, rakı ve mezelere odaklanılırdı. Her zaman hoşuna giden güzel bir müzik olur ve bu müzik bütün yorgunluğunu alırdı.

İçeriye girdiğinde Kemal pencere kenarındaki masaya oturmuş etrafı seyrediyordu.

Hasretle kucaklaştılar.

“Ulan Kemal ne iyi ettin de geldin. Çok sevindim valla.”

Sağ ol Murat’ım, sağ ol. Ben de öyle. Ben de özlemişim seni. Hem de çok.”

“Bir şeyler söyleseydin bari.”

“Yok daha neler. Hem ben de biraz önce geldim.”

Garsonlardan birine el edip, “Donat masamızı bakalım, bak İzmir’den misafirim gelmiş, mahcup etme beni. Ne varsa getir de biz ufaktan başlayalım. Sonra arkadaşım döndüğünde nasıl bir meyhaneymiş götürdüğün yer demesin.”

“Emrin olur abi. Şimdi donatıyorum masayı. Arkadaşınız beğenmezse para vermeden çıkıp gidersiniz buradan.”

 

X

 

Mezelerin biri gelip biri gitmişti. Rakı kadehleri kaç defa tokuşturuldu bilmiyordu.

Eskilerden söz edildi. Bankacılarla görüşmelerden, patrondan yedikleri zılgıtlara kadar akıllarına gelen bütün anılar anlatıldı.

Bir ara yan masadan “Biliyor musun Murat?” diye bir ses geldi.

Murat mı?

Yan masada iki genç içiyordu. Dikkatle baktı, ikisini de tanımıyordu.

Biraz alkolün etkisiyle, “Buyurun” dedi.

Gençlerden bıyıklı olanı gülmüştü. “Yok abi, yok. Size seslenmedim. Arkadaşımın ismi de Murat.”

“Hay Allah, öyle mi? Adaşız yani. Murat denilince bana seslendiniz sandım. Kusura bakmayın.”

“Yok abi ne münasebet. Asıl siz kusurumuza bakmayın.”

Birden samimi bir ortam oluşuvermişti.

Bıyıklı olan genç, “Arkadaşım İstanbul’dan. Tanırsınız herhalde. Film artistidir kendisi” dedi.

Pek tanıyamamıştı ama yine de tanıyor gibiyim“ dedi. “Eeee sizler de yalnızsınız galiba, gelin bizim masaya. Beraber içelim.”

İki masa birleştirildi hemen.

“Tanışalım önce. Benim ismimi söylemeye gerek yok. Malum Murat. Arkadaşımın ismi de Kemal. Kemal İzmir’den geliyor. Böylece İstanbul, Ankara, İzmir üçgeni oluşturmuş oluyoruz. Sizin isminiz neydi birader?”

“Benim ismim de Kadir. Yelken Kadir derler yakınlarım. Arkadaşımı söylememe gerek yok, artist Murat”

“Çok memnun olduk.”

Kadehler dolduruldu.

“Muratlara içelim.”

“Şerefe…”

 

X

 

Artist Murat çok gırgır bir çocuktu. Durup durup, “Ben baya meşhurum abiler. Dile kolay bir yıl içinde 46 film çevirdim. Yeşilçam’da artistlerin artisti derler bana” diyordu.

Artist Murat gerçekten ünlü olmalıydı. Çünkü birkaç kişi gelip fotoğraf çektirmişti.

Zamanın nasıl geçtiğini anlamadılar.

“Hadi kalkalım artık” dedi Kemal.

“Kalkalım gerçekten. Yarın iş var malum. Ooooo saat bir olmuş.”

Garsondan hesabı istedi. Artist Murat’ın ve arkadaşının hesabını da ödedi.

Artist Murat, “Bu olmadı abi. Mahcup ettiniz bizi. Bir dahaki sefere hesaplar benden. İstanbul’a geldiğinizde mutlaka uğrayın lütfen. Bu gecenin rövanşı yapılmadan bizim hesap kapanmaz bilesiniz” dedi.

“Gelirim tabi adaşım. Zaten ben sık sık İstanbul’a geliyorum. Adresini ver, uğrayayım.”

“Ne adresi abi. Adres vermeme gerek yok ki. Ben hemen hemen her gün gazetelere çıkarım. Yalanım yok valla. Her gün benim bir haberim vardır. Al bir gazete, bulursun beni.”

“Öyle diyorsan öyledir Murat. Pardon artist Murat kardeşim. Bak mutlaka arayacağım seni. Kaybolayım deme sakın, olur mu? Bak Kemal sen de şahitsin. Gideceğim ve rakısını içeceğim bu artist adaşımın.”

Ayrılırlarken, artist Murat hala “Abi gazetelere bak beni bulursun” diyordu.

 

X

 

İki hafta sonra İstanbul’a gitmek için havaalanındaki VİP salona girdiğinde uçağının kalkmasına daha 15 dakika vardı. Koltuğa oturup sehpadaki gazetelerden birini aldı. O an Artist Murat düştü aklına. 2 hafta önce ne güzel eğlenmiştik diye düşündü. Konuşmaları hatırlayınca güldü. Ne adamdı şu artist Murat? “Gazetelerden benim adresimi öğrenebilirsin abi” deyip durmuştu. Artist işte.

İlk sayfayı şöyle bir göz attı. Klasik siyaset haberleri vardı. Tam ikinci sayfaya geçecekti ki en altta bir resim gözüne çarptı. Aaaa, Artist Murat değil miydi bu?

Evet oydu.

Artist Murat.

Haberi okuyunca donup kaldı. Bu nasıl işti.

 “Doğruyu söylüyormuş çocuk. İstanbul’a geldiğinizde gazetelere bakarsınız demişti.”

Gazetedeki haberi tekrar okudu.

“Yeşilçam’ın yakışıklı genç sanatçılarından Murat K’yı dün gece araba kazası ile kaybettik. Cenazesi öğle namazından sonra Zincirlikuyu mezarlığına defnedilecektir.”

 

 

 
 
 

Comments


1/4
Search By Tags
  • Facebook Classic
  • Twitter Classic
  • Google Classic
Follow Us
bottom of page